Cem KURTULUŞ

Fotoğrafçı & İçerik Üretici - Photographer & Content Producer

Günümüz Gecekonduları: Gökdeleneler  - Today's Slums: Skyscrapers
İlk ortaya çıkışları kentsel arazilerin yoğun kullanımına dayanan gökdelenler aslında ticari dükkanları ve işyerleri için ofisleri barındıran binalar olarak tasarlanmıştı. A.B.D. gökdelen denilince ilk akla gelen yerler arasındaydı çünkü ilk gökdelen olarak kabul edilen Chicago’daki Ev Sigorta Binası, Flariton Binası, Empire State Binası , eski ismiyle John Hancock Merkezi Chicago ve New York şehirlerinde inşa edilmişti. İlk başlarda ticari ve işyeri amacıyla tasarlanan binalar günümüze geldikçe dünyanın pek çok şehrinde otellere sonrada rezidans tabir edilen özel konutlara dönüştüler. Özellikle İstanbul’da kentsel dönüşüm ile birlikte gecekondu mahallelerinin yıkılıp yerlerine yüksek gökdelenlerin yapılması bu yapıların sorgulanmasına neden oldu ve olmaktadır.
Amerika’da aslında çoğunlukla downtown denen şehrin merkezinde olan bu gökdelenler, İstanbul gibi kadim şehirlerin ruhuna saplanan birer hançer gibidir. İnsanoğlunun fıtratına ve toplumsal yapısına aykırı olan dikey yapılaşma, içinde yaşayanların psikolojisini ve toplumların sosyolojisini de etkilemektedir. Dört bir tarafın binalar ile kaplı olması, bir katta pek çok dairenin olması, zemine ulaşmanın asansörlerle yapılması gibi insanı pek çok şekilde soyutlayan, yaşamak için tasarlanmamış olan bu yapılar nispeten ucuz, hızlı ve çokça barınak imkanı sağlaması, kar maksimizasyonu gibi nedenler ile günümüzde kanunen değil ama sosyal açıdan gecekondulara dönüşmüştür. İstanbul gibi kadim şehirlerin silüetini de çirkinleştirmekte ve tarihi ruhuna zarar vermektedir.
Skyscrapers, originally designed to hold commercial shops and offices, arose from the intensive use of urban land. The U.S. is among the first places that come to mind when thinking of skyscrapers, as the first considered skyscraper Home Insurance Building in Chicago, Flariton Building, Empire State Building, John Hancock Center (formerly) were built in Chicago and New York. Initially designed for commercial and business purposes, these buildings have evolved into hotels and then private residences in many cities around the world. In Istanbul, in particular, the demolition of slum neighborhoods and the construction of tall skyscrapers in their place as part of urban transformation has led, and continues to lead, to questioning these structures.
In U.S., these skyscrapers, mostly located in the city center (downtown), are like daggers plunged into the soul of ancient cities like Istanbul. This vertical construction, contrary to human nature and social structure, affects the psychology of its inhabitants and the sociology of societies. Surrounded by buildings on all sides, with lots of apartments on a single floor and access to the ground floor via elevators, these structures that undesigned for living, isolate people in many ways. However, due to their relatively cheap, fast, and large scale housing options, and the pursuit of profit maximization, they have transformed into slums, not legally, but socially. They also disfigure the skyline of ancient cities like Istanbul and damage their historical spirit.

You may also like

Back to Top